Sanat, savrukluk değildir.
Giriş…
Gövde gösterisine dönüşen sanat severlik nasıl ki gösterişten ibaretse, ‘‘siz entel misiniz, sanat sepet işte’’ yaklaşımları da aynı oranda şov içeriyor olabilir mi?
Olabilir.
Üretmek ve yaratım aşaması başlı başına bir derinlik ve psikoz. Sorgulayıcı, detayların etkisini beyinde tahayyül etmeli, inişli ve çıkışlı bir süreç.
Değişken ve aşamalı.
Kimi zaman obsesif, kimi zaman fazla dingin.
Özellikle de yazmak.
Bilinç akışı, zihin ve fiziksel sağlıktan oluşan vagonların koordineli çalışmasını içeren bir lokomotif.
Üstün veya artı bir özellik mi?
Hayır.
Gelişme…
Yazmak, üretmek, var olma kaygısı ve yaratma sancısı ‘‘sanat sepet’’ nitelendirilmelerinden ziyade pratik ve analitik bir beceri.
Yazmak rüküş, demode bir evin içerisinde kırık dökük bir masada ağır anlatımlı şiirler yazan şairler mi demek?
Değil, yanlış.
Delüzyonlar ve hayal dünyası somuta ulaşmada sanatçı için büyük bir taşıyıcı fakat asla gerçeklikten uzak, hayattan ve maddeden kopukluk değil.
Duygusal olarak rahatsız edici veya tetikleyici çıkış noktalarını kalemde veya zihinde yumuşatarak ürün haline getirme sürecinin kendisi başlı başına teknik, ciddi ve mesafeli bir iş. Değişken, çekingen ve büyük çabaların ve büyümenin sonucu aynı zamanda.
Ortaya çıkarılmak istenen sanat ürünü, ihtiyacı olanı ve istediğini doğru zamanda, doğru hamlelerle sizden alamazsa gaddarlaşır ve samimiyeti azaltır. Yaratım süreci nahif, kırılgan veya entellikten uzak bir zaman dilimi olmakla beraber kadehler, sarılan tütün kağıtları ve dünyayı önemsememe; hiç değildir.
Yazar, istese de gerçek dünyadan ve gerçeklikten kopuk yaşayamaz.
Ona anormal sanrıların var olmadığı bir bakış açısı da lazımdır.
Ve sonuç…
Sanat üretimi için yaradılış ve fıtratında sanatçıya hediye edilen ve ihtiyacı olan özellikler nasıl ki bir üstünlük göstergesi değilse, onu sahip oldukları nezdinde öteki veya farklı olarak göstermek de anlamsız ve ‘‘kötülük’’ temsili olabilir.
Sanat, savrukluk değildir.